551 okunma

Akıl Hastalığı Eşten Ayrılmak İçin Geçerli Bir Sebep Midir?

Akıl hastalığının, ayrılma sebebi olabilmesi perspektifinden,

Uyuşmazlık açıldığı sırada var olması,
Hastalığın iyileşmeyeceğinin resmi sıhhat kurulu raporuyla tespit edilmiş olması,
Hastalık sebebiyle hissedar yaşamın davacı eş perspektifinden çekilmez hale gelmiş olması gerekir .
Akıl hastalığı sebebiyle ayrılma davası, bu şartların oluşması halinde daima açılabilir. Doğrusu sorun açılabilmesi perspektifinden herhangi bir hak düşürücü süre öngörülmemiştir. Kanunu dayanağı ise şu şekildedir:

Ortak hayatı sonlandırma sebebi olan akıl hastalığının evlenmeden sonrasında olması oluşması, bundan dolayı öteki eş perspektifinden hissedar yaşamın çekilmez hale gelmesi, hastalığın geçmesine olanak bulunmadığının da resmi sıhhat kurulu raporu ile tespit edilmesi gerekir ki, boşanmaya karar verilebilsin. Hangi tür hastalıkların tedavisi mümkün bulunmayan özellikte akıl hastalığı olduğu ise tıp ilminin alanına
girmektedir. Bu kapsamda rapor alınırken hastalığın niteliği, hastalığın öteki eş açısından hissedar yaşamın çekilmez hale getirip getirmeyeceği veyahut bilhassa hastalığın geçmesine olanak bulunup
bulunmadığı hususlarının irdelenmesi gerekir.

Evlenmeden önceki akıl hastalığı ayrılma davasının değil, evlenmenin iptali davasının mevzusu olabilecektir. Akıl hastalığına karşın genel ayrılma sebebi olan şiddetli geçimsizlik sebebine dayalı ayrılma davasının açılması halinde ise rahatsızlığı sebebiyle evlilikte kendisine yüklenen görevleri yerine getirmesi beklenemeyeceğinden, başka bir anlatımla hasta olan davalı eşi davranışlarının iradı olduğu kabul edilemeyeceğinden veyahut ortada akıl hastalığı sebebiyle açılmış bir ayrılma davası da bulunmadığından TMK’nın 166. maddesine müstenit olarak oluşturulan davanın reddine karar verilecektir.

Başka bir anlatımla akıl hastası eş aleyhine davranışlarının iradi olmamasından dolayı akıl hastalığı haricinde öteki hususi yada genel ayrılma nedenlerine dayanak olarak ayrılma davası açılamaz.

Davalı eş hakkında vesayet dosyası var ise bu dosya da celbedilerek Adli Tıp Kurumu’ndan yukarıda belirtilen usul veyahut özellikte mütalaa alınarak yargı tesis edilmelidir. Davalıya vasi belirleme edilmiş veyahut vesayet altına alınma ile ilgili raporun Türk Çağdaş Kanunu’nun 165. maddesinde yazılı unsurları taşımadığının anlaşılması halinde ise vesayet dosyası celbedilerek Adli Tıp Kurumu’ndan davalının hastalığının, hissedar yaşamın öteki eş açısından çekilmez hale getirip getirmeyeceği, hastalığın geçmesine olanak bulunup bulunmadığı hususlarında mütalaâ alınıp sonucuna bakılırsa karar verilmesi gerekir.

Akıl hastalığından dolayı aleyhine ayrılma davası oluşturulan davalının vesayet altına alınmasına ilişkin bir kararın mevcut olmaması halinde mahkemece TMK. m. 405, 462/8 veyahut HUMK’un 405 veyahut
42. maddeleri uyarınca ilk olarak davalının vesayet altına alınıp alınmayacağı hususunda davalının  yerleşim yeri nöbetçi barış hukuk mahkemesine ihbarda bulunarak bu davanın sonucunu
bekleyip, vasiyi davaya dahil ederek taraf teşekkülünü sağlayıp davanın esasına geçecektir.

Rate this post

Cevapla

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar işaretlenmelidir *

*